Üç Aylar

Üç Ayların Başlangıcı, takvimi, hangi gün, nedir - kandiller - duası - tesbihi



güncel üç ayların başlangıç zamanı için dini gün ve geceler bölümünü kontrol edebilirsiniz.

İşte akıp giden zamanın önemli durakları olan ve içinde kandilleri barındıran… Işıklarıyla sadece karanlık gecelerimizi değil, aynı zamanda manevi feyziyle de bunalan gönüllerimizi aydınlatan, zihinlerimizi berraklaştıran…Mübarek gecelerle dolu Üç Aylar…


“Geceyi ihya etme”nin “gündüz tutulan oruçla birleştiği mübarek gün ve geceler… Regâib Kandili’yle başlayan, bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesi’yle zirveye ulaşan, kandiller zincirini içinde barındıran, Ramazan Bayramı’yla da maddî ve manevî alanda “bayram”a dönüşen manevi yükseliş ve bağışlanma ayları…

Üç aylar… bizim için bir fırsatlar silsilesi adeta. Yaratılış gayemizi düşünmemiz, Yaratan ve yaratılanlarla olan münasebetlerimizi değerlendirmemiz için bir fırsat…

Sanal dünyanın sosyal paylaşım platformlarında harcadığımız enerjiye rağmen paylaşmayı neredeyse unutur hale geldiğimiz bir zamanda sorumluluklarımızı yeniden hatırlamak için bir fırsat…


Hayatı soluk soluğa yaşarken unuttuklarımızı hatırlamak, sükûnetin ferahlatıcı etkisini duygu dünyamıza taşıyan ibadetlerle ruhumuzu zenginleştirmek için bir fırsat...

Gündelik hayatın karmaşası içerisinde bunalan ve daralan ruhumuzun inşirahı; genişliği ve ferahlığı için bir fırsat...

Her şeyden öte arınmak için eşsiz bir fırsat... İşte günahlarla kararan yüreklerimizi, merhametten yoksun paslı vicdanlarımızı tövbelerle ve pişmanlık gözyaşlarıyla arındırıp, tertemiz bir hale getirebilmek için önümüzden akıp giden rahmet pınarıdır Üç Aylar…


Her gün ömür takvimimizden bir yaprak koparken, süratle ömür sermayemiz tükenirken, akıbetimiz olan ölüme hızla koşarken, şu fani olan hayat yolunda, dünyanın ötelere bir hazırlık yeri olduğunu idrak etmek, asıl ve ebedî olan ahiret yurduna hazırlanmak ve az zamanda çok kazanma vaktidir Üç Aylar…

Kalan günlerimizin, yaşayıp geride bıraktıklarımızdan daha az olabileceğinin idraki içinde hayırlı işlerde yarışmak, faydasız uğraşlardan kaçınmak, günahlara dur deyip, sevaplarla buluşmak zamanıdır Üç Aylar. Günlük hayatın koşuşturması ve yoğun temposu içinde gafletle kapanmış gözlerimizi basiretle açmak, katılaş maya yüz tutan kalplerimizi Allah’ın zikri ile yumuşatmak, kibirle dikleşen baş larımızı tevazuyla eğip alnımızı secdelere koymak ve bağışlanmak ümidiyle yakarış anıdır Üç Aylar.
Dua ve münacatların semaları titrettiği, Rahmeti Rahman’ın mahzun gönüllere sağanak sağanak indiği, bir ânı bir ömre bedel bereketli günlerdir Üç Aylar…


Zamanı yaratan ve ona hükmeden Allah’a hamdolsun, bizleri yeniden bu kıymetli zamanlarla buluşturdu. Üç Aylar müminler için ruhen, fikren ve bedenen bir tazelenme ve toparlanma dönemidir. Değeri büyüktür.

Elbette tüm mekânlar Allah’ın, tüm zamanlar Allah’a aittir. Ancak yaşanılan telaşlar, peşinden koşulan hazlar yaratıcı ile münasebetleri gözden geçirmeye fırsat bırakmayabilir. Üç aylar mevsimi kazançların ve kayıpların gözden geçirildiği zaman ve zemin olur.


وَسَارِعُٓوا اِلٰى مَغْفِرَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ “
Rabbinizin mağfiretine ve cennetine koşun.
” (Âl-i İmran, 3/133.) çağrısına kulak verip genişliği gökler ve yeryüzü kadar olan cennete talip olunur.


Yol belli, yolcu bilinen; yol ve yolcunun sahibi gözleyen. Aslında tüm seferlere hazırlık yol gözükünce başlar. Yolun ve yolculuğun farkına varmaktır üç aylar. Ertelenmiş hazırlıklara hız vermek, fırsatları bohça yapıp yükün sahibine sunmaktır. Herkes yarın için önceden ne göndermiş olduğuna bakmalıdır.


Öyle buyurur Rabbimiz:
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَلْتَنْظُرْ نَفْسٌ مَا قَدَّمَتْ لِغَدٍۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ خَب۪يرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ
Ey iman edenler! Allah’a itaatsizlikten sakının. Herkes yarın için ne hazırladığına baksın! (Evet) Allah’a itaatsizlikten sakının; şüphesiz Allah yapıp ettiklerinizden tamamen haberdardır.”(Haşr, 59/18.)


Üç aylar, kameri takvime göre Recep, Şaban ve Ramazan aylarıdır. Bu aylar, rahmet dalgalarının başladığı, manevî huzur ve sükûnun kalplere doğduğu, ilâhî rahmetin coştuğu aylardır.

Peygamberimiz (s.a.s) Receb ayı girdiğinde şöyle dua etmiştir:
اَللّٰهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِي رَجَبَ وَشَعْبَانَ وَبَلِّغْنَا رَمَضَانَ
Allah’ım! Receb ve Şâban’ı hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan’a ulaştır...”. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 259; Taberânî, el-Mu’cemü’l-evsat, IV, 189)


Receb ayının çok kıymetli bir ay olduğunu Peygamberimiz bildiriyor. Kur’an-ı Kerim’de de dört tane ayın haram aylardan, mübarek aylardan olduğu beyan ediliyor.
اِنَّ عِدَّةَ الشُّهُورِ عِنْدَ اللّٰهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْرًا ف۪ي كِتَابِ اللّٰهِ يَوْمَ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ مِنْهَٓا اَرْبَعَةٌ حُرُمٌۜ ذٰلِكَ الدّ۪ينُ الْقَيِّمُ فَلَا تَظْلِمُوا ف۪يهِنَّ اَنْفُسَكُمْ
Allah’ın gökleri ve yeri yönettiği günkü yazısına göre ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylarıdır. Bu, dosdoğru bir nizamdır. Öyleyse o aylar içinde kendinize yazık etmeyin...” (Tevbe, 9/36.)
Bu ayet-i kerimede işaret edilen haram ayların Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Recep ayları olduğunu Hz. Peygamber şu hadisleriyle açıklamışlardır:
الزَّمَانُ قَدِ اسْتَدَارَ كَهَيْئَتِهِ يَوْمَ خَلَقَ اللّٰهُ السَّمَوَاتِ وَالأَرْضَ ، السَّنَةُ اثْنَا عَشَرَ شَهْرًا ، مِنْهَا أَرْبَعَةٌ حُرُمٌ ثَلاَثٌ مُتَوَالِيَاتٌ ذُو الْقَعَدَةِ وَذُو الْحَجَّةِ وَالْمُحَرَّمُ ، وَرَجَبُ مُضَرَ الَّذِى بَيْنَ جُمَادَى وَشَعْبَانَ
Muhakkak zaman Allah’ın yarattığı günkü şekliyle akıp gitmektedir. Sene on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır. Bunlardan üçü peşpeşedir: Zilkade, Zilhicce, Muharrem, bir de Cemaziyel-ahir ile Şaban ayları arasında olan Mudar Kabilesinin ayı Recep’tir” ( Buhâri İlim 9; Müslim, “ Kasâme”, 29)

Bu receb ayı da, o dört haram aydan birisi... Yâni zilkàde, zilhicce, muharrem peşpeşe geliyor, hac yapılıyor. Hacca gidiliyor, hacdan dönülüyor. Ama bu receb ayı da onlardan beş ay sonra gelmiş.


Sayalım: Muharrem, safer, rebîül-evvel, rebîül-âhir, cemâziyelevvel, cemaziyel-âhir, receb... Onun için bu muhterem aya, recebül-ferd derler. Hürmet, izzet, ikram ve itibar, ceng ü cidalden uzak durmak aynen receb ayında da var...

Bir de bu ayda sevaplar kulların defterlerinin sevap hanelerine, bol bol dökülmesi dolayısıyla da recebül-esabb denmiştir. Yâni, sevapların bol bol, şırıl şırıl, gürül gürül döküldüğü ay demek... Sabbe, Arapçada dökmek demek... Nehrin de böyle dağlardan çağlayarak şırıl şırıl akıp da döküldüğü yere münsab derler; o da aynı kökten... Recebül esabb; Allah’ın rahmetinin cûşa gelip, ikram ü ihsanâtının çağlayan gibi güldür güldür kullara geldiği ay demektir.


Bir sıfatı daha var, recebül-esamm; yâni sağır... Yâni, kullar düşmanlarını görseler görmezlikten geliyor; senin filânca hasmın falanca yerden geçiyor deseler, duymazlıktan geliyor. Onun için böyle demişler. Çeşitli izahları yapılmış. Hâsılı, rivayetlerde çok kesin olarak bildiriliyor ki, receb ayı enteresan, dikkat çekici mühim bir aydır.


Arifler, din alimleri kitaplarında yazmışlar ki: “Yıl, ağaç gibidir. Receb ayı ağacın yapraklı, şaban meyveli, Ramazan ise meyvesinin toplanacağı zamanı gibidir.
Nitekim Zünnun-i Mısri üç aylar hakkında şöyle demiştir:
رَجَبُ شَهْرُ الزَّرْعِ وَشَعْبَانُ شَهْرُ السَّقْيِ وَرَمَضَانُ شَهْرُ الْحَصَادِ وَكُلٌّ يَحْصُدُ مَازَرَعَ وَ يُجْزِى مَاصَنَعَ وَمَنْ ضَيَّعَ الزَّرْعَةَ نَدِمَ يَوْمَ حَصَادِهِ وَاَخْلَفَ ظَنَّهُ مَعَ سُوءِ مَعَادِهِ
Receb tohum ekme ayıdır, Şaban sulama ayıdır, Ramazan hasat ayıdır. Herkes ne ekerse onu biçer. Ne yaparsa cezasını çeker. Bir kimse ziraati zayi etse hasat günü ekemediğine pişman olur. Kıyamet gününde kötü vaziyete düşer ve dünyadaki zannının aksi zuhur eder.


Abdülkādir-i Geylânî hazreleri de Günyetü’t-tâlibîn adlı eserinde şöyle demektedir: “Receb: tevbe; Şa’ban muhabbet; Ramazan da Hakk’a kurbiyet ve vuslat ayıdır.
Receb: Günahı, zulm ü cevri terketme; Şa’ban: Salih amel işleyip vefa gösterme; Ramazan ise Sıdk u safaya erme ayıdır.
Receb’de şevkle girişilen tevbe ve hasenât, kabule mazhar olur; Şa’ban’da işlenmiş eski seyyiat, afv ü mağfiret kılınır; Ramazan’da ise kula, ilâhi ihsan ve ikramlar bahşedilir.” Hülasa: Receb hürmet, Şaban hizmet, Ramazan ise nimet ayıdır.


Demek ki receb ayı, bizi ramazana hazırlayan bir mevsimin ilk adımı olmuş oluyor. Ramazan da onbir ayın sultanı... Ona birden, hemencecik insan girmiyor, kendisini hazırlayarak, derleyip toparlayarak giriyor. Onun için, “Receb ayı tevbe ayıdır.” demişler. Yâni kul ne yapacak?.. “Yâ Rabbi! Ben anlayamamışım, hatâ etmişim, bilememişim, suçluyum, kusurluyum; beni affet...” diyerek hatasını itiraf edip, hatasından dönerek, Cenâb-ı Hakk’ın yoluna girecek. Receb ayı tevbe ayıdır.


Şa’ban ayı ibadetlere devam etme ayıdır. Ramazan da mükâfatlarını alma ayıdır. Böyle çeşitli kelimelerle bu ayların birbirleriyle irtibatlı olduğu beyan edilmiştir.
رَجَبُ شَهْرُ اللّٰهِ ، وَشَعْبَانُ شَهْرِي، وَرَمَضَانُ شَهْرُ أُمَّتِي
Receb şehrullah; Allah’ın ayı, Allah’ın tevbeleri kabul ettiği ay... Şa’ban benim ayımdır. Ramazan da ümmetimin ayıdır.” (Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, I, 423, Hadis No: 1358) buyurmuş Peygamber (s.a.s)...



Demek ki, Receb’de tevbe edeceğiz, Allah’ın affını mağfiretini isteyeceğiz. Şa’banda Peygamber Efendimiz’in has ümmeti olmağa çalışacağız. Ramazanda da Allah’ın lütfuna ermeğe, ümmet olarak mükâfatları kazanmağa gayret edeceğiz.

kaynak : Doç. Dr. Ömer MENEKŞE







1 - 2 - 3 - 4
Copyright 2023.