Hz.Peygamber (s.a.s)'i İyi Tanımaya Yönelik Çalışma

Üç Ayları Değerlendirme Yolları



O ki, âlemlere, insana, hayvana, nebatata rahmet…O ki, müminlere karşı merhametli bir “Rahmet Deryası” Ve onun bütün çağları aşan ve geride bırakan sevgi ve hoşgörü anlayışı...
Nice merhamet tabloları ile dopdolu hayatı… Üç Aylar onu daha iyi tanımak için bir fırsat… Şüphesiz ibadet bilinci içinde onu öğrenmeye sadece bir zamanı değil, her ve pir zamanı ayırmak en büyük vazife…

Kazanılanları Kaybetmeme


وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتّٰى يَأْتِيَكَ الْيَق۪ينُ
Ölüm gelinceye kadar Rabbına ibadete (devam) et.” (Hicr, 15/99) buyuruyor Rabbimiz,
إِنَّ أَحَبَّ الْعَمَلِ إِلَى اللَّهِ أَدْوَمُهُ وَإِنْ قَلَّ
Amellerin en sevimli olanı az da olsa devamlı yapılanıdır.” (Buhârî, “Rikak”, 18; “İman”, 32; Ebû Dâvûd, Tatavvu", 27) der Kutlu Nebi (s.a.s.) Nimete ermek, nimetle sürekli kalmak değildir.

Kaybetmemek için birtakım sebeplere riayet edilir. Buna rağmen nimette kalmak da yine O’nun iznine bağlıdır. Üç Aylar bir nimet… Ramazan bir ganimet… Ancak nimetler bunlarla sınırlı değil…
O halde ibadeti yalnız bu aylara hasretmek de yanlış…
Üç Aylar, yaşantımızda kalıcı değişiklikler meydana getirmediği müddetçe tam anlamıyla idrak edilmiş olamaz.

Öyleyse Sonsuza akıp giden zaman içerisinde bize sunulan ömrümüzü, bütünüyle Yüce Yaratıcı’yı tanıma ve sevme imkânı olarak, mübarek gün ve geceleri, ay ve mevsimleri de özümüze dönerek gaflet ve duyarsızlık içinde geçen günlerimizi sorgulamak, kendimizle hesaplaşmak, iyi ve güzel davranışları artırmak, kötü davranışlarımızı terk ederek kalbimizdeki manevi kirleri temizlemeye çalışmak için bize tanınmış özel imkanlar olarak değerlendirmeliyiz. İnsanlarımızı ayrımcılığa tabi tutmadan ve yargılamadan anlamaya, kendimiz ve çevremizle barışık olmaya, paylaşmaya, ümitlerini yitiren ve ahlaki değerlerini kaybedenleri kazanmaya çalışmalıyız.

Bunun için de üç aylarda sadece namaz, oruç, Kur’an okuma ve dua değil geniş anlamıyla ibadet sayılan her türlü yararlı işe yönelmemiz gerekir.
Kur’an’ın ifadesiyle belirtmek gerekirse, gerçekte kalıcı olan, işleyeceğimiz yararlı amellerdir. Öyleyse, bu müstesna günleri sadece kendimiz için değil yakınlarımız, çevremizdeki insanlar, muhtaç ve garipler, yuva ve yetiştirme yurtlarındaki çocuklar, huzurevlerindeki yaşlılar ve kimsesizler, özürlüler, tutuklu ve hükümlüler, küçük yaştaki çalışan çocuklar, velhasıl toplumun bütün kesim ve grupları için yararlı olacak, onlara bir ışık ve umut götürecek çaba ve katkılarla dolduralım.
Birbirimizi sevdiğimizi ve kardeşliğimizi sadece sözlerimizde bırakmayalım, davranışlarımız aksettirelim. Toplumumuzda boynu bükük, gözü yaşlı, dışlanmış kimse varsa onun derdini dert edinelim. Her ayı Ramazan ve her gün ve geceyi Kadir Gecesi gibi yaşamaya gayret etmek, dargınlık, kırgınlık, kin ve nefretin yerine; sevgiyi, merhameti, dostluk ve kardeşliği hâkim kılmak, yetimlerin, kimsesizlerin, fakir ve muhtaçların yüzünü güldürmek şiarımız olsun.
Nice birlik ve beraberlik içinde af ve mağfirete vesile olan mübarek aylara ve kandillere…

kaynak : Doç. Dr. Ömer MENEKŞE







1 - 2 - 3 - 4
Copyright 2023.