Üç Aylar

Üç Ayları değerlendirme yolları


Üç aylarda üç hususun vurgulandığını görmekteyiz ki bunlar; gece, Peygamber ve Kur’ân’dır.

Gece:

Allah’ın varlığını ve tekliğini gösteren ayet (delil)’lerden biridir. sayılan gece (leyl) O’nun kasemine de konu olmuş bir zaman parçasıdır.

Rabbimiz وَالَّيْلِ اِذَا يَغْشٰى “(Ortalığı) bürüdüğü zaman geceye andolsun” (Leyl, 92/1) buyurarak ona kasem etmiştir.

Ülkemizde kandiller diye bilinen mübarek geceler yüce kitabımız Kur’ân’da “leyle-i Mübarek, leyle-i isra ve leyle-i Kadir” gibi tamlamalarla kullanılmıştır. Bu ifadelerle altı çizilmek istenen “gece kavramı” dır.

Yüce önderimiz Hz. Muhammed (s.a.s)’in hayatında meydana gelen en önemli olay şüphesiz "risalet (peygamberliğin verilmesi)’dir. Risalet, ona Kur’ân verilerek peygamberlik görevinin bildirilmesidir. İşte bu anlamlı hadise gece vuku bulmuştur.

Mukaddes ve eşsiz kitabımız Kur’ân-ı Kerîm gece nâzil olmaya başlamış ve indiği gece gecelerin sultanı, indiği ay ayların sultanı, indiği Peygamber resullerin sultanı ve indiği ümmet de ümmetlerin sultanı olmuştur.
حٰمٓۜ ﴿1﴾ وَالْكِتَابِ الْمُب۪ينِۙ ﴿2﴾ اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ ف۪ي لَيْلَةٍ مُبَارَكَةٍ اِنَّا كُنَّا مُنْذِر۪ينَ ﴿3﴾ ف۪يهَا يُفْرَقُ كُلُّ اَمْرٍ حَك۪يمٍۜ ﴿4﴾ اَمْرًا مِنْ عِنْدِنَاۜ اِنَّا كُنَّا مُرْسِل۪ينَۚ ﴿5﴾ رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَۜ اِنَّهُ هُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُۙ
Hâ Mîm. Apaçık olan Kitab’a andolsun ki, biz onu (Kur’an’ı) mübarek bir gecede indirdik. Kuşkusuz biz uyarıcıyızdır. Katımızdan bir emirle her hikmetli işe o gecede hükmedilir. Çünkü biz, Rabbinin bir rahmeti olarak peygamberler göndermekteyiz. O işitendir, bilendir.” (Duhân, 44/1-6)

Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya, oradan semalara yapılan, فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ اَوْ اَدْنٰى “O kadar (yaklaştı) ki iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu.” (Necm, 53/9 )
âyetinde ifadesini bulan nokta da Allah katına konuk olan Efendimiz’in bu esrarengiz yolculuğuna “İsrâ ve Mi’rac” ismi verilmiştir ki, gece vuku bulmuştur.

İslam’ın devlete yolculuğu diye de ifade edebileceğimiz Hicret, gece başlamıştır. Böylesine büyük olaylara sahne olan gece, fertlerin şahsiyet eğitiminde ve iç zenginliği elde etmelerinde önemli bir zaman unsurudur. Bu itibarla olmalı ki, Yüce Rabbimiz özellikle Sevgili Peygamberimize gece yarısı ibadetle meşgul olmasını tavsiye etmişti. Vahyin başladığı dönemlerdi.

Efendimiz elbisesine sarılmış yatarken Cebrail gelmiş ve
يَٓا اَيُّهَا الْمُزَّمِّلُۙ ﴿1﴾ قُمِ الَّيْلَ اِلَّا قَل۪يلًاۙ ﴿2﴾ نِصْفَهُٓ اَوِ انْقُصْ مِنْهُ قَل۪يلًاۙ ﴿3﴾
Ey örtüsüne bürünen (sarılan) Peygamber! Kalk ve azı hariç gece, uzun uzun ibadet et.” (Müzzemmil, 73/1-3) âyetlerini getirmişti. Rivayete göre şanlı Peygamberimiz ve seçkin arkadaşları beş vakit namazın farziyyetinden önceki on yıllık süre içinde zorunlu olarak gece (teheccüd) namazı’na devam etmişlerdir. Bu, İslâm’ın tüm yükünü omuzlarında taşıyacak olan çekirdek kadronun şahsiyet eğitiminin ifadesidir.
وَمِنَ الَّيْلِ فَتَهَجَّدْ بِه۪ نَافِلَةً لَكَۗ
Ve gece’nin bir kısmında nafile (teheccüd) namaz kıl”, (İsra, 17/79)
وَمِنَ الَّيْلِ فَاسْجُدْ لَهُ وَسَبِّحْهُ لَيْلًا طَو۪يلًا
O’ na secde et ve uzun uzun gecelerde O’nu tesbih et.” (İnsan,76/26) âyetleri ile Allah Rasul’üne talimat verilmiş ve
وَبِالْاَسْحَارِ هُمْ يَسْتَغْفِرُونَ
onlar seherlerde istiğfarda bulunurlar.” (Zariyat, 51/18) buyruğu ile de olgun müslümanların özelliklerinden bahsedilmiştir.

Geceler, sînesinde taşıdığı seherlerle ayrı bir ruhaniyet taşımakta ve onda yapılan amellere makbûliyet kazandırmaktadır. Zamanın altın parçası geceler ve gecelerin kalbi seherler, nice oluş ve erişlerin zamanıdır. İşte gecenin dilimlerinden biri olan seher vakti de böyledir. Seher… ilâhî rahmet ve bereketin sağanak sağanak yağdığı demler… Derin tefekkürün zikirle buluştuğu sular, hikmet susuzluğunun giderildiği, saniyelerin saat, saatlerin gün olduğu zamanlar...

Allah’a gönül verenlerin ibadet, dua ve zikirleriyle gergef gergef işlediği mübarek saatler… Vaktin kadrini bilenler için bulunmaz şevk serinliği, istemenin en verimli anları…

Seher vakti günün en sessiz, en huzur dolu vaktidir. Uyku halinin en ağır bastığı bu zaman diliminde Allah’a sunulacak dilekler, sessizliğin koynunda adeta billurlaşır, sâfiyâne dilekler halinde hedefini bulur.

Onun için hak aşığı Yunus şöyle seslenir:
“Geceler uykudan uyan,
Gizli sırlar olur ayan,
Mahrum kalmaz Allah diyen
Yalvar kul Allah’a yalvar.” (Yûnus Emre)

Gece’nin bereketli anlarından yararlanmayı gaye edinen Peygamberimiz de (s.a.s) mecbur kalmadıkça yatsıdan hemen sonra yatmaya özen göstermiş ve buna ters davranışı da hoş görmemiştir.
Hülasa mü’min gecenin abidi, gündüzün yiğidi olmaya talip olmalı, gecesini diriltemeyenin gündüzünün de ölü sayılacağını bilmelidir.

Peygamber ve Kur’ân

Üç aylar’da vurgulanmak istenen ikinci husus Peygamber, üçüncüsü de Kur’ân’dır. Bu durumda Hz. Muhammed (s.a.s) hem gecenin, hem de Kur’ân’ın konusudur. Yani ikisinde de kahraman Efendimiz (s.a.s)’dir. Hem de ikisini kullanmakla, yaşamakla ve hazmetmekle yükümlü kahraman. Gece ve Kur’ân’la barışık ve tanışık olmayan Peygamber düşünmek mümkün olmadığı gibi, tersi de mümkün değildir. Bu nedenle gece ona örtü, Kur’ân ona hilye olmuştur. Şairin biri de bu gerçeği ifade ederken “Allah lisanıyla söylenmiş hilyedir sana Kur’ân” demektedir. Kimileri de ona “Canlı Kur’ân” demişlerdir. Yani lafzı Kur’ân okuduğumuz, canlı Kur’ân gördüğümüz Peygamberdir.

Kur’ân, Peygamber (s.a.s)’e gece inmeye başlamış, Peygamberimiz de onu gece yaşayarak abid, gündüz de yiğit olmuştur. Üçü de birbirinin âşıkı ve mâşuku durumundadırlar.

Özetle olgun mü’minlerin yolu Kur’ân, Hz. Peygamber ve gece üçlüsüyle tanışmak ve kucaklaşmak olmalıdır. Ki bu ermenin ve olmanın da yoludur. İşte “üçaylar” ile verilmek istenen asil mesaj budur.

kaynak : Doç. Dr. Ömer MENEKŞE


Toplam Sayfa :1







1 - 2 - 3 - 4
Copyright 2023.